CHENGDU – URUMÇİ - TANRI DAĞLARI – TANRI GÖLÜ – TURPAN – BEZEKLİK MAĞARALARI – LİUYUAN – DUNHUANG - MUGAO MAĞARALARI – JIAYUGUAN – JIAYUGUAN GEÇİDİ - ZHANGYE XINING – LHASA – YAMDROK TSO GÖLÜ – GYANTSE – SHIGATSE
Kumbum Manastırı - Qinghai Tibet Tarih Müzesi - Wei-jin Anıt mezarları - Dan Xia Milli Parkı - Jiaohe Antik Kenti - Mugao Mağaraları - Mazha Uygur Köyü - Yanan Dağlar - Potala Sarayı - Jokhang Manastırı - Barkor Caddesi - Tashilumpo Manastırı - Norbulingka Parkı
Dünyada Tibet gibi eşsiz ve gizemli kalmış az sayıda yer vardır. Uzak Asya'nın mistik köylerinden tarihi şehirlerine uzanan bu benzersiz turda, Çin’in en etkileyici bölgelerini keşfe çıkıyoruz. Urumçi'nin kültürel zenginliklerinden, Turpan’ın antik İpek Yolu kalıntılarına, Dunhuang'ın eşsiz mağara tapınaklarına kadar uzanan bir yolculuk bizi bekliyor. Yüksek dağlarla çevrili Lhasa'da Tibet’in manevi atmosferini hissedecek, ardından Shigatse'nin mistik dokusunda geçmişin izlerini süreceğiz. Doğanın ve tarihin iç içe geçtiği bu unutulmaz yolculuk, size Asya’nın kalbinde eşsiz bir deneyim sunacak.
1.GÜN: İSTANBUL – DOHA
Yerel saat ile … İstanbul Havalimanında buluşma. QR246 uçuşu ile 20:05’de Doha’ya hareket. 00:30’da Doha’ya varış.
2. GÜN : DOHA - CHENGDU – URUMÇİ
QR860 ile Chengdu Tianfu Uluslararası Havalimanı’na (TFU) doğru yola çıkıyoruz. Geceleme uçakta. 14:55 de Sincan (Sichuan) eyaletinin başkenti Chengdu’ya varış. Yerel havayolları ile Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuzey batısında yer alan Sincan bölgesinin başkenti Urumçi’ye hareket (Grubun havalimanında karşılanması ve iç hat uçuşlarında check-in işlemlerine yardımcı olması için yerel bir rehber ayarlanacaktır). 3 saat 40 dk uçuş sonrası Urumçi’ye aktarmalı olarak uçuyoruz. 3U6517 (19:05-22:40) varış. Havalimanında yerel rehberimizle buluşma. Otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme.
4* Orient Dynasty Hotel'de veya benzeri bir otelde gece konaklaması.
3.GÜN: URUMÇİ
Kahvaltı. Çin’in batısında Uygur Türkleri’nin yaşadığı ve Doğu Türkistan olarak adlandırılan Sincan özerk bölgesi; tarihiyle, kültürüyle, sanatıyla, ekonomisiyle, kalkınmasıyla ve başarılı şehirleşmesiyle son derece gelişmiştir. İyi otlak anlamına gelen Urumçi, Doğu Tanrı Dağları silsilesinde kuzey yamaçları boyunca uzanan verimli bir kuşak içinde yer almaktadır. Urumçi aynı zamanda uzun bir dönem tarihi İpek Yolu’nun üzerindeki önemli noktası ve Çin’in batıya açılan en önemli kapılarından birisidir. Urumçi şehir turunda, 40.000 eserin sergilendiği Sincan Tarih ve Etnografya Müzesi gezilecektir (Sincan Bölge Müzesi). Müzede Taklamakan Çölü’ndeki tarım havzasında bulunan ve “Lolan güzeli” olan 4000 yıllık mumyalar bulunmaktadır. Öğle yemeği sonrası Urumçi’nin kalbi ve cazibe merkezlerinden biri şehrin manzarasına hakim, harika bir parkın bulunduğu Hongshan Kızıl Dağ gezimizi yapacağız. Tarihi kayıtlara göre, bölgede yer alan ilk yapı, 7. yüzyılda Kızıl Dağ Sarayı adı anlamında Hongshan Sarayı olmuştur. Günümüzde ise, Hongshan Sarayı'nın bulunduğu yere 1645 yılında yeni bir saray yapıldı. 300 yıl süre ile sürekli eklemeler yapılarak tamamlanan yapı, günümüzde Potala Sarayı adı ile anılmaya başlandı. Dağın adı oluştuğu mor kumtaşı konglomeradan gelmektedir. Saray, Bogda zirvesinin muhteşem manzarası nedeniyle kutsal bir yer olarak kabul edilmektedir. Dev Buda Tapınağı Sincan kapalı bölgesi ve Sincan Uluslararası Çarşısı (Erdaoqiao Çarşısı) gezildikten sonra otelimize dönüş, Yerel restoranda akşam yemeği ve geceleme Urumçi’de.
4.GÜN: URUMÇİ – TANRI DAĞLARI – TANRI GÖLÜ – TURPAN
Kahvaltı sonrası Sincan bölgesinin yaklaşık dörtte birini oluşturan Tanrı Dağları boyunca Turfan’a doğru yola çıkıyoruz. UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan Tanrı Dağları, Xinjiang’ın ortasından geçerek bölgeyi kuzey ve güney olarak ikiye böler. Tanrı Dağları’nın muhteşem manzaraları eşliğinde ilerlerken Çin’in en geniş buzullarına ev sahipliği yapan ve ortalama yüksekliği 4.000 metre olan Tanrı Dağları’ndan eriyen karlar, Sincan’ın başlıca su kaynaklarını oluşturur ve verimli toprakları besler. Yaklaşık 2 saatlik yolculuğun ardından Urumçi’nin 100 km. doğusunda ve 1980 m. yükseklikte bulunan Tanrı (Tian Chi) gölüne varış. Bu göl Tanrı Dağları’nın bir bölümü olan Bogda Dağı kuşağında bulunan ve en üst düzey doğal alan olarak sınıflandırılmış olan kristal berraklıktaki göldür ve “Tanrı Dağları İncisi” olarak nitelendirilmektedir. Efsanelere konu olmuştur. Gölde tekne turu yapacak, Tianchi bölgesindeki yerel restoranda öğle yemeğimizi alacak ve daha sonra Turfan’a doğru yol alacağız. Yol üzerinde ovalarda Kazak ve Moğolların yurtlarını görmek mümkün olacak. Tanrı Dağları’nın muhteşem manzarası eşliğinde şarap ve meyve diyarı Turfan’a varış ve otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme.
4* Metropolo Jinjiang Otel vb.
5.GÜN: TURPAN (Jiaohe Antik Kenti – Mazha Uygur Köyü – Yanan Dağlar)
Kahvaltı. Turpan; Gobi ve Taklamakan çöllerinin arasında bir vaha konumundaki Turpan çöküntü havzası ve deniz seviyesinin 154 metre altında, ipek yolu üzerinde çok önemli mola yerinde kuruludur. Marco Polo uzun süre Turfan şehrinin bereketli topraklarında yaşamıştır. Şehrin yaşam kaynağı ve UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alınması “kehriz” sularına borçlu. Kurak bölgelerde suları toplamak için oluşturulan ve yeraltı sularını yüzeye çıkaran kehriz uygulaması, eski çağlardan beri kullanılmaktadır. Dağlarda yeraltı su düzeyi yüksektir. Suyun fazla derinliklere kaybolmadan yolunu kesmek gerekir. Bu işlem el işçiliği ile kazılan kehriz düzenleri olarak yapılmaktadır. O dönemin teknolojisi ile çoğunluğu çölün 10 – 110 metre derinliğinden geçen ve 4 - 60 km. uzunluğundaki 1800 adet kehrizin toplam uzunluğu 5100 km’dir. Günümüzde bu sistemin % 50’si hala kullanılmaktadır. Turumuz, Turfan’ın batısındaki Yarnaz vadisinde iki nehir arasındaki bir platoda bulunan Jiaohe Antik Kenti harabelerinin gezisi ile devam edecek. Jiaohe Antik Kenti, Cheshi Krallığı'nın eski başkentidir. 2000 yılı aşkın bir geçmişe sahip olan antik kent, dünyanın en büyük, en eski ve en iyi korunmuş toprak yapılarından biridir. Günümüzde Turpan'da mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri olan antik kentte, kalıntıların arasında yürürken tarihin izlerine tanıklık edeceksiniz. Geziye kehriz su kanallarını görebileceğiniz Tuyugou Vadisi’ndeki Mazha Uygur Köyü ile devam ediyoruz. 15 km uzaklıkta, 8 km uzunluğunda Tuyugou Kanyonu bulunmaktadır. Ateş Dağları'nı ikiye bölen kanyon, bir dere ve birkaç Uygur topluluğunun bulunduğu küçük bir vadidir. Dağlarla çevrili bu küçük köyler, Uygurların geleneksel yaşam tarzını sürdürmektedir. Kanyonun en ünlü köyü Tuyuk'tur. Bölgede, Müslüman Uygurların en saygı duyulan türbelerinden biri olan eski bir cami ve çok sayıda türbe (mezar) bulunmaktadır. Burası sadece turistler tarafından değil, aynı zamanda hacılar tarafından da sıklıkla ziyaret edilmektedir. Köylerin kendisi de oldukça renkli bir tablo sunmaktadır: engebeli dağların fonunda birçok eski bina. Burada herhangi bir medeniyet ilerlemesi görülmemektedir. Eski Uygur tarzında inşa edilmiş küçük kerpiç evler, ayvanlı yeşil bahçeler ve geleneksel kıyafetli insanlar. Medeniyeti unutmak ve Uğur kültüründe kaybolmak kolaydır. Burada, yerel evlerde geleneksel Uygur yemeklerini tadabilirsiniz. Yöre halkı oldukça misafirperverdir ve yaşlılar onlara eski Uygur hikâyeleri ve efsaneleri anlatabilir. Bir diğer ilgi çekici yer ise kanyondan 8 km uzaklıkta yer almaktadır. Burası, 2008 yılında yapılan kazılarda keşfedilen ve 2700 yıl önce orada yaşamış bir Kafkasyalı'nın mumyasıyla ünlü dünyaca ünlü Yanhai.
Turfan’a dönmeden önce, Huo Yan Shan olarak adlandırılan “Yanan Dağlar”ını da göreceğiz. Turfan havzasının ortasında, doğudan batıya doğru uzanan sıradağlarda, kaymalar ve aşırı baskılar sonucunda oluşan 98 km. uzunluğundaki Yanan Dağlar; ismini güneş ışınları altında alev renklerine dönmesinden alıyor. Yaz aylarında sıcaklığın 50 dereceye vardığı bu bölge, Çin’in en sıcak bölgesidir. Öğle ve akşam yemekleri Uygur restoranlarında olacak. Geceleme Turfan’da.
4* Metropolo Jinjiang Otel vb.
6.GÜN: TURPAN – BEZEKLİK MAĞARALARI – HIZLI TREN – LIUYUAN – DUNHUANG
Kahvaltı. Orta ve İç Asya’daki çeşitli egemenlik mücadeleleri sonucunda, VII. yüzyıldan itibaren bazı Uygur boyları Beş Balık, Turfan Hoço ve Kaşgar bölgelerine yerleştiler. Bu sıralarda bölgedeki Tibetliler Çin’e karşı tehdit oluşturmaktaydı. Bu nedenle Çinliler, bölgedeki Uygur devletini tanıdı ve kendileriyle dost geçinen bu devletin genişlemesine de engel olmadı. Turfan Uygur devleti, Orta Asya’nın ticaret yolları üzerinde olduğundan ekonomik olarak güçlendi. Sanat, edebiyat ve ticaret alanlarında çok ilerledi. Geçmişte, Orta Asya’da kurulan Türk devletleriyle Çin arasındaki ticaret, toplumlar arası ilişkilerde çok önemli bir rol oynamıştır. Turfan Uygurları, ilk defa 962 yılında Çin İmparatorluk sarayına bir ticaret heyeti gönderip Uygur ürünlerini tanıtmıştır. Çin İmparatoru da Uygurları tanımak için Uygur ülkesine resmi bir elçi göndermiştir. XI. yüzyılın başlarına kadar ticari heyetlerin Çin başkentine giderek ticaret yapmalarını sağlamıştır. Turfan Uygur Devleti 1209 Cengiz Han’a bağlanıp 1368’e Moğol idaresi altında varlığını sürdürmüştür. Turfan’ın 45 km. kuzeydoğusunda yer alan Bezeklik Bin Buda mağaralarını gezmek üzere hareket. Kayalara oyulmuş mağara tapınaklarının yeri, Uygur sanat tarihinin mimari eserleri arasında oldukça önemlidir. Orta Asya’ya düzenlenen Alman keşif seferi sonucunda Bezeklik Bin Buda Mağaraları neredeyse kuma gömülü bir halde bulunmuş. Arkeologların mağaralar içinde birikmiş derin kum katmanlarını temizlemeye başlamalarıyla birlikte en güzel renklerle boyalı olağanüstü duvar resimleri gözler önüne serilmeye başlamıştır. Klasik Uygur tarzındaki en güzel örneklerinin bulunduğu Bezeklik mağara tapınakları, kayalara oyulmuş çok sayıda tapınaktan meydana gelmekte. Bu mabetlerin duvarları fresklerle süslenmiştir. Bu duvar resimleri, VIII ila XIII. Yüzyıllar arası bir dönemden kalma Uygur klasik üslubunun en güzel örnekleridir. Bezeklik adı da bu yoğun süslemelerden gelmekte. Orta ve İç Asya’da, XIX yy. sonlarından itibaren 1950’li yıllara kadar devam eden süreçte, başta Alman ve İngilizler olmak üzere çok çeşitli ülkelerden bölgeye keşifler gerçekleştirilmiş ve pek çok sanat eseri söz konusu ülkelere götürülmüştür. 83 mağaradan halen 40’dan fazla mağarada 1200 metrekare duvar resmi bulunmaktadır. Gezinin ardından, Turfan’daki tren istasyonuna transfer. Hızlı tren ile Liuyuan’a hareket. Öğle yemeği trende kumanya şeklinde verilecektir. Varışı takiben iki saatlik otobüs yolculuğu ile Dunghuang’a varış. Akşam yemeği yerel restoranda olacak.
4* Dunhuang Otel vb.
7.GÜN: DUNHUANG – MUGAO MAĞARALARI
Dunhuang Çin’in Gansu eyaletinin batı ucunda kadim İpek yolu üzerindedir. Çin’in batıya acılan tek kapısıdır. Burası sadece kervan yollarının geçtiği bir ticaret yolu değil. Hint, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Orta Doğu insanlarının düşünceleri, etkileşimleri ile çeşitli din ve dillerden etkilenmiş olan önemli bir melez Budizm merkezi olmuştur. Kahvaltının ardından, Dunhunag şehrinin 25 km güney doğusunda bulunan heykelleri ve duvar resimleri ile unlu Mugao mağaralarını keşfetmek üzere hareket. UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine alınan mağaraların yapımına 366 yılında başlanmış ve 1000 yıllık bir süreçte devam etmiştir. Budist sanatının dünyadaki en zengin ve en seçkin örnekleri bu mağaralarda yer almaktadır. Efsaneye göre 366 yılında Dun Huang’a gelen bir Budist rahip dağa bakarken altın ışıklar arasında binlerce Buda gördü sanısına kapılıp ilk mağara kazısına başlamış. Zamanla mağaraların sayısı artmış. Tank Hanedanı dönemine gelindiğinde bölgede 1000 üzerinde mağara bulunduğu kaydedilmiştir. Yaklaşık 45.000 metre karelik duvar resmi 2000’den fazla boyalı heykelin barındırıldığı 492 tapınak mağara korunmuş. Buluntular arasında 400 ile 1000 yılları arasına tarihlenen kenevir rulolar, parşömen ve ipek üzerine yapılmış Çince, Tibetçe, Uygurca, Sanskritçe ve benzeri dillerde yazılmış çok sayıda el yazması ve resimlerin yanı sıra kilden heykelcikler bulunuyor. Dun Huang’a dönüş yolunda kum tepelerinde develerle gezinti yapacak ve Hilal Ay Kaynağı’nı ziyaret edecek ve gölde tekne turu yapacağız. Yerel restoranda akşam yemeği. Konaklama Dun Huang’da.
8.GÜN: DUNHUANG – JIAYUGUAN (Wei-jin Anıt mezarları) – JIAYUGUAN GEÇİDİ
Sabah kahvaltı sonrası Kuzey Gansu eyaletindeki Jiayuguan geçidine doğru otobüsümüzle hareket edeceğiz (Yaklaşık dört saatlik bir yolculuktan sonra Jıayuguan’a varış.). Jiayuguan Geçidi, Çin seddinin batısında en iyi korunan geçit olup, inşasına 1372 yılında Ming Hanedanı zamanında, dağların kıvrımlı tepeleri üzerinde başlanmış. Jiayuguan Geçidi'ni ve Çin Seddi'nin batı kısmının başlangıç noktası olan Sarkık Çin Seddi'ni (Xuanbi Çin Seddi) ziyaret ediyoruz. Jiayuguan kalenin kule kapısı, Çin mimari sanatının özgün tarzlar barındıran seçkin bir eseri olmuştur. Haberleşme için işaret ateşinin yakıldığı gözetleme kulesine tırmanırken, bir tarafta uçsuz bucaksız Gobi Çölü diğer tarafta ise Qilian Dağları’nın muhteşem manzaralarına tanık olabiliriz. Öğle yemeği sonrası M.S III ve V. yüzyıllar arasında inşa edilen soylu ailelere ait Wei-jin anıt mezarları ve müzesi gezimizi yapacağız. Gezinin ardından otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme.
4* Jiu Gang Hotel vb.
9.GÜN: JIAYUGUAN – ZHANGYE (Dan Xia Milli Parkı)
Kahvaltının ardından otobüsümüzle Gansu eyaletlerinin batısında en dar kısmından bulunan Zhangye’ye dogru yolculuğa devam edeceğiz. Geçmişte İpek Yolu’nun önemli bir bölümü Zheng’den geçmekteydi. Marco Polo yaklaşık bir yılını Guangzhou / Zheng’e geçirmiştir. Gansu koridoru olarak da tanınan eni doğudan batıya en geniş yerde 1655 km. en dar bölgede ise 25 km olan geçit; Gansu eyaleti kültürel eserlerin yanı sıra muazzam tabiat manzaraları ile de tanınmaktadır. Yaklaşık 4 saatlik bir yolculuğun ardından Quian dağlarının kuzey eteklerinde yer alan Himalaya Dağları ile aynı tektonik plakalardan oluşan ve çok geniş bir alana yayılmış olan doğa harikası “Danxia Milli Jeoparkı”na varış. Öğlen yemeğinin ardından renklerin dans ettiği usta bir ressamın elinden çıkmış bir tablo gibi görünen manzarasıyla UNESCO tarafından dünya mirası listesine alınan gökkuşağı dağları olarak nitelendirilen Dan Xia Milli Parkı gezimizi yapacağız. Kum ve kum taşlarının karışımından oluşan tortul diziler kırmızı, turuncu, yeşil ve sarı renkleriyle insanı adeta büyüler. Renk farklılıkları yaklaşık 24 milyon yıl boyunca tektonik plakalar arasında renkli sedimanların birikmesinden kaynaklanmakta olup yağmur ve erozyon etkisiyle bu alacalı peyzajların oluşmasını sağlamıştır. Gözlem terasların bulunduğu yürüyüş parkurlarını takıp ederek bölgeyi keşfettikten sonra jeo parktan 35 km uzakta bulunan ve eskiden Guangzhou adı ile bilinen Zheng’e şehrine hareket. Zhangye'de akşam yemeği ve geceleme.
4* Qian Xi Si Lu Uluslararası Otel vb.
10. GÜN: ZHENGYE – XINING – TREN – Kumbum Manastırı – Qinghai Tibet Tarih Müzesi
Sabah Tibet’in kuzeydoğusunda yer alan Qinghai (Cinghay) eyaletinin başşehri Xining’e hızlı tren ile hareket (D2682 (09:09-11:24). 2275 metre yükseklikte, eyaletin doğusunda bulunan Xining’den geçen demiryolu hattının, büyük bolumu dağlardan ve yüksek platolardan oluşan Qinghai eyaletine giriş ve çıkıştaki ana ulaşımıdır. Bölge uzun süre Han Hanedanı denetiminde kalmış. Sonrasında, Yuan, Ming ve Qing hanedanları denetiminden sonra 1928’de Çin Cumhuriyeti’nin; 1949 yılında ise Çin Halk Cumhuriyeti’nin bir eyaleti olmuştur. İslam ve Tibet Budist kültürünün bir karışımı olan Xining (Şining’de), çoğunlukta olan Hui Müslümanlarının yanı sıra göçebe Tibetliler ve Moğollar, Qing hanedanı tarafından yerleştirilen büyük başlıklı Mançular, Tulgar gibi önemli azınlık gruplar yaşamaktadır (1357-1419). Xining’e yakın bir yerde doğmuş olan Tsonghaba bir din reformcusu olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Xining ile yakın çevresi Tsongha adını taşıyordu. Küçük yaşta rahip olan Zhonghaba Budizm öğretilerini öğretmek amacıyla 16 yaşında Tibet’e gitmiş. Çeşitli mezheplerin rahiplerinden dersler almıştır. Tsonghapa farklı mezheplerin özünü benimseyip birkaç öğreti yorumu yazmış ve sonunda Losang Drakpa (Je Rinpoche) ismiyle üstat olmuştur. 1388 yılında, henüz 31 yaşında Tsonghapa Budizm öğretileri sırasında bir konuşma sırasında basına sarı bir şapka takmış. Katı etik ahlak disiplinini Tibet manastırlarına geri getirebilmek için hayırlı bir işaret olacağını belirterek kesiş öğrencilerine de sarı şapka giymelerini önermiştir. Böylece “Gelug” geleneği aynı zamanda sarı şapka geleneği olarak ta anılmıştır. Tsongha 1409 yılında Lhasa’nın doğusunda Ganden tapınağını inşa ederek Tibet Budizm’inin Gelugpa mezhebini kurmuştur. Ardından Tsonghapa’nın öğrencileri Lhasa da Drepung ve Sera manastırlarını inşa etmiştir. Bu iki tapınak Ganden tapınağı ile birlikte Lhasa’daki 3 büyük tapınak olarak adlandırılmıştır. Sonrasında Xigaze (Shigatse) de inşa edilen Tashilhunpo tapınağı Qinghai eyaletinde yapılan Kumbum tapınağı eklendiğinde “Erdemli Gelenek’ anlamına gelen Galupba mezhebinin 5 büyük manastırı ortaya çıkmıştır. Gelug Tibet Budizm okulunun 6. büyük manastırı olan Laprang manastırı ise sonradan 1709’da kurulmuştur. Xing şehrine 26 km uzaklıkta bulunana Gelughpa mezhebine baglı Ta’er olarak bilinen Kumbum Manastırı gezisi sonrası Qinghai Tibet Tarih Müzesi'ni geziyoruz. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
5* Lüks Blue Horizon Otel vb.
11. GÜN: XİNİNG – LHASA (Dünyanın Çatısı)
Sabah havalimanına transfer Sichuan Hava yolları ile Qinghai – Tibet Platosu’nun güneybatısında yer alan ve ortalama 4900 m. yükseltisiyle “Dünyanın çatısı” olarak tanınan Tibet özerk bölgesine hareket. Tibet (Xizang). 1.228.400 km2 yüzölçümü ile Çin’in 1/8’ni kaplar ve ülkenin en geniş ikinci bölgesidir. Tibet, Çin Halk Cumhuriyeti’nin bir parçası olsa da lde Brtsan döneminde kendine has bir kültüre sahip olmuştur. Bir konfederasyon olan devletin başkenti Lhasa, VII. yy. kurulmuştur. Kral Khri Srong döneminde Budizm ülkenin resmi dini olarak kabul edilmiştir. Sonraki krallar da büyük ölçüde manastır inşa ettiler. Ve Budizm’in kutsal kitaplarını Tibetçeye çevirdiler. Fakat hem siyasi hem dini yönde şiddetli çatışmalar meydana geldi. Aristokratlarla kral ailesinin ayrı dinleri desteklemeleri sonunda, XI yy. ortalarında konfederasyonu ayakta tutan hanedan yıkıldı ve Tibet karanlık bir döneme girdi. XI. y.y. ortalarında ünlü Hintli rahip Atisha’nın Tibet’e davet edilmesinin ardından Budizm tekrar canlanmaya başladı ve çeşitli mezhepler ortaya çıktı. Bunlar, XIII. yy. ikinci yarısında Moğolların siyası nüfusu yayılınca kadar birbiriyle rekabet etti. Bu dönemde Yüksek irtifaya alışabilmek için otele yerleşme ve dinlenme. (Öğle yemeği alınmayacaktır). Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme Lhasa’da.
5* Xizang Otel vb.
12.GÜN: LHASA ( Potala Sarayı – Jokhang Manastırı ve Barkor Caddesi)
Coğrafi özelliklerinden dolayı dünyanın en az gezilebilen yerlerinden biri kabul edilen Tibet gibi eşsiz ve gizemli kalmış çok az sayıda yer vardır. Yüzyıllarca yabancılara kapalı tutulmuş olması Lhasa’ya “Yasak Şehir” adını kazandırmıştır. Xining’den sonra Tibet platosundaki en kalabalık ikinci şehir olan Lhasa 5500 m. kadar yükselen dağlarla çevrilidir. Lhasa Tibet siyasetinin, ekonomisinin, kültürünün ve dininin merkezi olarak hizmet vermektedir. Gün boyunca Tibet dilinde “Tanrıların Yeri” anlamına gelen kutsal şehir Lhasa gezimizi yapacağız. İlk olarak “ Dünyanın damındaki inci” olarak bilinen UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alınan Lhasa’nın sembolü muhteşem Potala Sarayı’nı ziyaret edeceğiz. VII. ortalarında Lobsang Gyatso tarafından Tibet kralı Songtsen Gampo prenses Wenchen ile evlendikten sonra meditasyon amacıyla “ Honghan Dağı Sarayı” olarak adlandırılan bir saray inşa eder. Zaman içinde yıpranan saray ülkenin ruhani lideri V. Dalai Lama’nın 1645 yılında eski yerinde yeniden görkemli bir saray olarak inşa ettirir. Ve “Potala Sarayı” adını alır. Bundan sonra burası, Tibetlilerin siyasi ve dini merkezi haline gelir. 13 katlı dev saray, XIV Dalai Lama’nın Çin istilası sonrası Hindistan’a kaçtığı 1959 yılına dek tüm Dalai Lamaların yaşadığı saray olarak kullanılır. 1000’den fazla odanın bulunduğu, Kırmızı saray ve Beyaz Saray olarak iki ana bölüme ayrılan yapı günümüzde Çin hükümeti tarafından müze olarak kullanılmaktadır. Çok sayıda duvar resminin görülebildiği Potala’da taş ve tahta oyma eserler, heykeller, halılar, porselenler ve yeşim taşından yapılma mücevherler sergilenmektedir. Ayrıca eski Dalai Lamaların altın kaplı mezarları da yapının içinde yer almakta. Öğleden sonra, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınan büyüleyici Jokhang Tapınağı gezisi. VII. yy. kral Songtsen Gampo tarafından inşa edilen ve ruhani bir merkeze dönüşen tapınak, Lhasa’nın en eski yerleşim yerinde bulunmaktadır. Buda’nın evi anlamına gelen, bütün dini törenlerin başladığı ve bittiği yer olan tapınak, Tang hanedanı ( 618-907) dönemine kadar uzanan emanetlerin yanı sıra çok sayıda heykeli barındırmaktadır. Ardından, tütsü kokularının yayıldığı Jokhang Tapınağı’nı çevreleyen pitoresk Barkhor sokağında gezinti yapacağız. Budist keşişlerin yüzyıllardır ellerinde dua çarklarıyla Jokhang Tapınağı’nı tavaf ettikleri kutsal patika aynı zamanda son derece hareketli ve renkli bir pazar yeridir. Akşam yemeği ve konaklama.
13. GÜN: LHASA – YAMDROK TSO GÖLÜ – GYANTSE – SHİGATSE
Lhasa’dan ayrılıp muhteşem manzaralı “Old Friendship” yani “Eski Dostluk” yolunu takip ederek Gyantse’ye doğru yola çıkıyoruz. Göller ülkesi Tibet’in dört büyük gölünden biri Yamdrok Tso köyleri arasından geçip, Yamdrok gölünün ve Himalaya dağlarının manzaralarını seyrederek 4794 m yükseklikteki Kamba-La geçidinden geçiyoruz. Lhasa’nın 100 km güneybatısında bulunan turkuaz rengindeki Yamdrok -Tso gölünde mola veriyoruz. Göl kutsal sayıldığı için burada balık avlanmıyor. Muhteşem kareler sizleri bekliyor ve fotoğraf makinenizi hazır bulundurmanızı hatırlatıyoruz. Gölü çevresinden geçidin zirvesine tırmanış 1000 m’den fazla sürmektedir. Tibet’in yün ve kereste ticaretinin ana merkezi haline gelen 3950 m yükseklikteki Gyantse’ye doğru hareket ediyoruz. Dar ve dolambaçlı sokaklarda yer alan beyaz badanalı evlerden oluşan tarihi şehri geziyoruz. Minge ve Quink hanedanlıkları dönemlerine ait Tibet operasının kıyafet koleksiyonu ile ünlü Palkhor Chode Manastırı gezimizi yapıyoruz. Batı Tibet'in Budist karşıtı Kralı Langdarma'nın oğlu ve manastıra Palkhor Chode adını veren Palkhor-tsen burada yaşamış ve suikasta kurban giden babasının Yarlung hanedanını sürdürmeye çalışmıştır. Gelupya Manastırı farklı mezheplere ait keşişlerin yaşadığı özel bir manastırdır. Budist dünyasının tek örneğidir. Kumbum Stupası Tibet mimarisi ve sanatının en iyi örneklerindendir. Gyantse kasabası, 14. ve 15. yüzyıllar arasında Sakya mezhebinin önemli bir hükümdar rolü oynadığı bir feodal yapı olarak kurulmuştur. Tibet in 2. büyük şehri Shigatse’ye hareket. Otele yerleşme akşam yemeği ve geceleme.
4* Schery Hotel vb.
14.GÜN: SHIGATSE – LHASA (Tashilumpo Manastırı)
Kahvaltı sonrası Tibet’in üç ana bölgesinden biri olan Tashilumpo Manastırı’nı ziyaret ediyoruz. U-Tsang, Tibet’te üç büyük nehrin birleştiği Tibet’in kültürel kalbinin attığı yerdir. U-tsang bölgesinin ticari ve siyası merkezi olan Shigatse (Xigaze) Tibet’in en verimli topraklarının bulunduğu Yarlung Tsangpo Nehri ve Nyang Chu Nehri’nin birleştiği noktada yer almaktadır. Panchen Lama, Dalai Lama’dan sonra gelen ikinci önemli ruhani ve siyasi liderdir. Yaklaşık 900 Lamanın yaşadığı Tashilumpo Manastırı Tibet Galupa tarikatının en büyük 6 manastırından biridir. Manastırın adı Tibet dilinde uğur ve mutluluğun toplandığı yer anlamına gelir. Gezi sonrası öğle yemeği. Tibet ve Nepal’i birbirine bağlayan ‘kuzey dostluk yolunu izleyerek Shigatse’nin doğusunda bulunan 1980 lerin başına kadar yabancılara kapalı kalan bölgedir. 1000 yılı aşkın bir süredir Tibet Budist dünyasının merkezi olan kutsal şehir Lahsa’ya dönüş. Yol güzergâhımızda Tibet platosu buralarda yapılan çiftçilik yaşam tarzını görecek Yarlung Tsang vadisini fotoğraflayacağız. Lhatsa’ya varış ve otelimize yerleşme.
5* Xizang Otel vb.
15. GÜN: LHASA – CHENGDU (Norbulingka Parkı)
Kahvaltı sonrası Kyichu Nehri’nin kıyısında yer alan ve UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine alınan Norbulingka Parkını gezmek üzere otelden hareket. 7. Dalai Lama zamanında inşa edilen saray Dalai Lama’nın yazlık sarayı olarak kullanılmıştır. Dünyanın en yüksek bahçeleri unvanına sahip Norbulingka ve parkın içindeki sarayları (Kalsang Podrang, Tyokyil Podrang, Takten Migyur Podrang, Chensal Podrang) geziyoruz. Öğleden sonra Chengdu'ya uçuş için havalimanına transfer oluyoruz. Sichuan Havayolları ile iki saat 15 dk. süren bir uçuşla akşamüstü Chengdu’ya varış. Çin’in en yaşanabilir 4. büyük şehri, ekonomik, ulaşım ve İletişim şehri 3000 yıldır kesintisiz olarak yerleşim görmüş ve Çin’in tüm dönemlerinde ismi ve konumu hiç değişmemiş tek büyük şehridir. Şehrin kalbinde bulunan ünlü Tianfu meydanını görecek ve otele yerleşeceğiz. Akşam yemeği ve geceleme.
4* Tianfu Sunshine Otel vb.
16.GÜN: CHENGDU – İSTANBUL
Chengdu yakınlarında bulunan Dev Panda Koruma ve Araştırma Merkezi’ni ziyaret ediyoruz. Bu gezimizde dev pandaları, çok sayıda ağaç türü ve bambu ormanlarını göreceksiniz. Chengdu ve Qinghai – Tibet platoları arasındaki bu bölge 2006 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine alınmıştır. Chengdu aynı zamanda Teoizmin Çindeki merkezidir. Şehir merkezinde yer alan Tianfu Meydanı, “Shu Krallığı’nın ilk caddesi olarak adlandırılan Jinli Caddesi, Şehrin geleneksel kimliğini yansıtan ve üç paralel caddeden oluşan “Kuanzhaixiangzi” de yani geniş ve dar sokaklar arasında geziyoruz. Yeni Kent Müzesi, Şehrin en iyi korunmuş en büyük Budist tapınağı ve Zen Budizm’i için en önemli yerlerden biri olan Wenshu Tapınağı’nı ziyaret. Alışveriş için serbest zaman veriyoruz. Çengdu Müzesi Yeni Salonu'nu ziyaret etmek için serbest zaman. Otele dönüş. Geç çıkış. Yerel bir restoranda akşam yemeği. Saat 02:00'de Doha’ya QR 861'e hareket etmek üzere Tianfu Uluslararası Havalimanı'na (TFU ) transfer. Doha aktarmalı İstanbul’a hareket.