Misya bölgesinin önemli merkezidir ve MÖ 282-133 arasında da Pergamon Krallığı'na başkentlik yapmış bir ilkçağ kentidir. Adı, bir söylence kahramanı olan Pergamos'tan gelir. Pergamon Krallığı'nın başkenti olduğu dönemlerde saray, tapınak, tiyatro gibi yapılarla donatılmıştır. Pergamon’da yapılan düzenli kazılarla o dönem eserlerinin büyük bölümü ortaya çıkarılmıştır. Eski kentin kalıntılarını, 1870'lerde Batı Anadolu'da demiryolu döşenmesinde çalışan Alman mühendis Carl Human bulmuştur. Buluntuların önemli bir bölümü yurt dışına götürülmüş olup Berlin Müzesinde sergilenmektedir. Burada kurulan Bergama Müzesi ise Türkiye'nin ilk arkeoloji müzesidir. Pergamon buluntularının birçoğu burada sergilenir. 2011'de UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilen Pergamon, 2014'te ise Dünya Mirası olarak tescil edildi. İste gün boyu bu kenti ve Bergama’nın sosyal ve kültür yaşamına tanıklık yapacak ve ölümsüzleştireceğiz.
Sabah saat 08:00 Fahrettin Altay Meydanı Pamukkale Seyahat önü, saat 08:20 Alsancak Lozan Meydanı Fuar önü, saat 08:40 Karşıyaka Yunuslar Mavikule önünden hareket ediyoruz. Yolda vereceğimiz molamızın ardından, yaklaşık bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra Helenistik çağın en ünlü heykeltıraşlık ve ayrıca Roma döneminin en büyük gladyatör okullarından birine ev sahipliği yapmış olan Bergama’ya varacağız. Önce Bergama ovasının üzerinde yükselerek kentin üst yerleşimi olan Akropol'e ulaşacağız ve burada Roma öncesi döneme ait saray ve su sarnıçları gibi Helenistik kalıntıların yanı sıra kentin tepesine bir taç gibi yerleştirilmiş olan Traian tapınağını, mühendislik şaheseri alt dehlizlerini, bütün Bergama ovasına hakim manzarasını doya doya içimize çekeceğiz. Akropol’de henüz keşfimiz bitmedi. Antik dünyanın İskenderiye’den sonraki ikinci büyük kütüphanesi olduğu söylenen dev kompleks burada. Kütüphanenin hazin sonunu öğrendiğimizde hüzünleneceğiz. Adının kökeninin Bergama’dan geldiği ve ilk kez bu kentte keşfedildiği söylenen parşömenin hikayesini kütüphanenin duvarlarının gölgesinde rehberimizden dinleyeceğiz. Antik dünyanın en dik tiyatrolarından biri olan Bergama tiyatrosunun oturma sıralarından alt terasa indiğimizde bizi antik dünyanın en ünlü yapılarından biri bekliyor olacak. Dünyanın 7 harikasının arasına girmesi gerektiği söylenen Zeus Altarı bugün Berlin Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.
Öğle yemeğinden sonra antik çağın en meşhur tıp insanı Galenus’u yetiştirmiş olan antik çağın ünlü hastanesi Asklepion’a geçiyoruz. Şifa tanrısı Asklepios’a adanmış bu antik çağ hastanesini, rehberimizin, o günün yaşamını ve hastane koşullarını gözümüzün önünde canlandıran anlatımları eşliğinde turluyoruz. Burada ilaçlı ve fizik tedavinin yanı sıra hastaların rüyaları da yorumlanıyor ve hatta rüya yorumları hangi tedavinin uygulanacağını belirliyordu. Bir hastaneden çok daha fazlası olan bu dev komplekste hatırı sayılır bir kütüphane, çamur ve termal havuzlar bulunmaktaydı. Asklepios’a adanmış tapınağı da görüp keşfettiğimiz yapılar arasına ekliyoruz. Tarihe, mimariye, arkeolojiye bir de Bergama Etnografya Müzesi'ni ekliyoruz. Müze gezimizden sonra öğretici, tarih dolu bir günün ardından İzmir’e dönüş yolculuğumuza başlıyoruz.