Adriyatik - Balkanlar - Eski Yugoslavya Turumuzdan - 2 (22-29 Eylül 2013)

Sevgili arkadaşım Semra Altın 19 Eylül günü telefonla arayarak 22-29 Eylül 2013 tarihleri arasında Adriyatik-Balkanlar ve Eski Yugoslavya gezisine annesi ile gideceğini, ama annesi son anda vazgeçtiği için yanında yer olduğunu söylediğinde ben Bodrum’daydım. Buraların güzelliğini çok duymuştum. Araya hep başka öncelikler girdi. Fırsat bu fırsattı. Tamam, dedim. Ne program, ne uçak saatleri, ne de kalacağımız yerleri biliyordum. Tek güvencem, 14 senedir gezilerine katılıp her seferinde mutlu döndüğüm Pastoral Tour'du. Nasıl olsa biliyordum ki hep en iyisini hazırlıyorlardı. Cumartesi Bodrum’dan dönüp Pazar sabahı yola çıktım. 

Bizleri, İstanbul’da rehberimiz İbrahim Habesh karşıladı. Öğleden sonra Üsküp’ü gezmeye başlamıştık bile. Üsküp tam bir şantiye şehrine dönüşmüş (iyi anlamda). Bütün binalar yenilenmiş, her yere devasa heykeller yapılmış. Bunlara baktıkça memleketimin haksızlık yapılan heykellerine çok üzüldüm. 

İkinci gün Ohri’deydik. Gezi sonrası göl kenarında mis gibi hava ve manzaraya karşı içtiğimiz biralara değme gitsin. Ohri’deki otelden karşı kıyıya tekne ile geçip oradaki su kaynağında kayıkla dolaştık. Üçüncü gün Manastır’da Atatürk Müzesini gezip video seyrederken süzülen gözyaşlarımı çok sonra fark ettim. Atamın büyüklüğünü tüm dünya kabul etmiş. Akşam Makedon gecesine gittik. O kadınlarla erkeklerin güzelliğini görmek lazım. 

Dördüncü gün Tiran’da gezerken rastladığımız, kızının torununa bakmaya gelmiş olan Kayserili bir Türk bizleri Türk lokantasına götürdü. 

Budva’da, karaya bağlantısı yapılmış adada Madonna ve Prens Charles’ın kaldığını öğrendik. 

Beşinci gün Hırvatistan ve Dubrovnik. Sonunda, hep fotoğraflarını gördüğüm kalenin içindeyim.

Altıncı gün Mostar. Mostar köprüsü, yıkıldıktan sonra aslına gerçekten çok uygun yapılmış. Bu tarihi köprü hepimizi çok etkiledi.  Görmeye doyamıyorsunuz. 

Yedinci gün Novi Sad’ı gezip Belgrad’a hareket ettik. 

Son gün Belgrad’a doyamadım. Bu kadar güzel bir şehirle karşılaşacağımı düşünemezdim. 

Bu gezi bu kadar kısa mı anlatılır? Hayır. 

Gezdiğim her yer tarih kokuyordu, kalenin içindeki binalar korunmuştu, bütün evlerin balkonları, bahçeleri çiçek bahçesi gibiydi, koca koca binalar yoktu, küçücük ve çok hoş restoranlar vardı, camiler, kiliseler, müzeler, heykeller, minik dükkanlar. Her yerde huzur, güzellik, rahatlık vardı. Yani sayfalarca anlatmakla olmaz. Lütfen gidip, kültürleri bizlere çok uzak olmayan bu ülkeleri gezin, derim.

Gezimiz boyunca gezdiğimiz yerlerde uzmanlaşmış, yüzünden tebessümü hiç eksik olmayan sevgili rehberimiz İbrahim Habesh’e, yine kaliteli bir gezi hazırlayan Yeşim Arıkan ve Pastoral Tur çalışanlarına geçirdiğim her güzel gün için teşekkür ederim. Başka gezilerde buluşalım. 

A.A.

Bu konu hakkında henüz yorum yapılmamış

İlk yorumu siz yazın.

Lütfen bekleyiniz...
YUKARI